Selam Olsun


Soğuk ama bir o kadar da ılık bir kış sabahı.
Rüzgar dalgaları, yağmur tanelerini oradan oraya savuruyor,
Dökülmek için geç kalmış, sonbaharın son yapraklarıyla birlikte.

Fırtına esiyor şiddetlice,
Islaklığımı daha da çekilmez kılmak için sanki.
Kulağımda çınlayan her uğultuda, bir kez daha üşüyor bedenim.
Ama içerim...


Kaldırımlarda, bir o yana bir bu yana savrulan insanlar,
varacağı yere  ulaşmanın telaşı içinde...
Arabalar vızır vızır...
Taksiler, olağanın aksine hep dolu.
Görüş mesafesi kısacık.

Sanırım Islanmayı seviyorum.
Damlaların yüzüme çarpıp sıçrayışını,
Şerit halinde tenimden süzülüşünü
Ya da kirpiklerimde yok oluşunu...
Ama ıslaklık duygusu; içimi gıdıklıyor.


Aslında şimdi bir kuş olmak vardı.
Kuş olup hoyratça ,yağmuru ve fırtınayı umursamadan gökyüzüne uçmak.
Dalgalar üzerinde taklalar atmak...
Ve yeryüzünü seyretmek.
İnsanların koşuşturmacalarını tek bir kanat çırpışıyla gözlemlemek.
Çaresizlikleriyle alay etmek!
Daha sonra gözümün alabildiğine uçup,
Yağmurun ardından doğacak olan güneşi onlara müjdelemek.
Öylesine çok isterdim ki...

Bir kuş olmadığıma göre yapabileceğim en güzel şey;
Başımı gökyüzüne kaldırıp,
Gözlerime düşen damlaların berraklığınca,
Onlara  selam yollamak.


Yorumlar

Sevilenler